KIZIL ÎCÂZ
424 SAYFA, DERİ CİLTLİ
Kızıl Îcâz, Bedîüzzamanın mantıkla ilgili bir kitâbıdır. Kızıl İcaz, Abdurrahman Ahdarînin Süllemül-Münevrak isimli eserine bir Şerh olarak kaleme alınmıştır.
İslam tarihindeki eserlerin telif tarzları hakkında kısa bir bilgi vermemiz konunun daha iyi anlaşılması için uygun olacaktır. telif tarzları itibariyle eserleri dört gruba ayırmak mümkündür.
A) Metinler(el-mütûn)dir. Özellikle Selçuklu Devletinden itibaren çoğu müellifler, seleflerinin yazdığı çeşitli ilimlere dair ana kaynakları bir kanun metni şeklinde kısaltarak el kitapları hazırlamışlardır. Osmanlı Devleti zamanında da devam eden bu geleneğe göre hazırlanan eserler, medreselerde el kitabı olarak kullanılagelmiştir.
B) Şerhlerdir. Biraz önce bahsedilen metinler herkes tarafından tam olarak anlaşılmayınca, daha sonraki âlimler tarafından bunları izah eden şerhler yazılmıştır.
C) Hâşiyeler (Havâşî)dir. Bu eserler, ya metinlere yazılan şerhlerdeki bazı noktaların izahı amacını güder (ki bunlara talikat da denir) veya şerhlerde açıklanan görüşleri tenkid eder. Bu çeşit izah veya tenkit sadedinde, şerhler üzerine yazılan eserlere hâşiye denmiştir.
D) TA‛LÎKAT yani ilmî bir metnin üzerine kaleme alınan mülâhazalar, istifsârlar ve manalar üzerine yapılan derin açıklamalar demektir. Mesela İsmail Gelenbevî‛nin Burhân isimli mantık kitabı üzerine Bediüzzamanın kaleme aldığı TA‛LÎKAT bu kabildendir.
İşte Mantık İlmindeki Abdurrahman Ahdarînin Süllemül-Münevrak adlı metnini Bedîüzzaman KIZIL ÎCÂZ adıyla şerhetmiş ve Abdülmecîd Nursî de kendisinden ders aldığı KIZIL ÎCÂZ Şerhine Hâşiye kaleme almıştır.
Biz bunları da tercüme etmiş bulunuyoruz. Abdülmecîd Nursînin yaptığı klasik manada bir Hâşiyedir. Hem Süllem, hem şerhi olan KIZIL ÎCÂZ ve hem de Hâşiyesi olan Abdülmecid Efendinin izahları, bazan Üstadın eserini anlamada yeterli olmadığı için, biz de ana konu başlıklarında bir nevi TA‛LÎKAT kabilinden açıklayıcı izahlar koymak durumunda kaldık.
Bu izahlarımızı kitabın içinde ve tırnak arasında siyah harflerle yazdık ki, asıl kitapla karışmasın. Bütün bunlara rağmen, dipnot yani eski tabirle Hâşiye olarak bazı ıstılâhları izah etmek mecburiyetinde kaldık.
Önemle itirâf edelim ki, bazı metinleri yüzde yüz anladığımızı söylemek zordur. Ancak elimizden gelen budur. Bundan sonraki baskılarda tashihler ve tavsiyeler gelirse, şerefle nazar-ı itibara alacağız. Çalışmak bizden ve tevfîk ise Allahdan olduğuna gönülden inanıyoruz.