İnsanoğlunun var oluşu ile kendini görme arzusu başlamış.
Önceleri durgun sularda yansıyan aksine bakmış,
Sonrasında her istediğinde bakabileceği aynalar yapmış.
Ön yüzü parlakmış aynanın, arkası “sır”lı,
Oysa insan bu; sırlara vukufiyeti sınırlı.
Ne çare ki, görmeli değil mi, “sır”ın örttüğü sırrı?
Kırılıp dökülünce sırlar, hatırlanır unutulan arka yüz.
Görmeye değerdir o anda, görünmeyeni gören yüz,
Birden kalpler katılaşır, tutar buz.
İç içe dönük ayarlarda derinleşiyor yaşanmış olaylar.
Geçmişle gelecek arasında bir köprüdür aynalar,
bunu, ancak bakıp da görenler anlar…